Bilgisayar Dünyası
5 Mart 2019 Salı
30 Kasım 2017 Perşembe
DONANIM VE YAZILIM (VÜCUT VE RUH)
BİLGİSAYARI OLUŞTURAN ÖĞELER
Bir bilgisayar sistemi donanım ve yazılım sistemlerinden oluşur.
Bilgisayar Donanımı(Hardware): Fiziksel olarak bilgisayarı oluşturan parçaların tümüne donanım denir. Elle tutulup gözle görülen elektronik devrelerden oluşur. Ekran, klavye, sabit disk(harddisk), fare, yazıcı, bellek, işlemci gibi bileşenler donanıma örnek verilebilir. Donanım= Vücut.

Bilgisayar Yazılımı(Software): Bilgisayarı yönetmemizi sağlayan yönergelere yazılım denir. Kullanıcının bilgisayarı kullanmasını ve uygulama geliştirmesini sağlayan tüm programlardır. Yazılım = Ruh. Yazılım iki ana bölüme ayrılır.
1. Sistem yazılımları: Bilgisayarı yöneten yazılımlardır. İşletim sistemleri ve programlama dilleri bu sınıfa girer(örn. MS Windows XP, Linux, Java, PHP).
2. Uygulama Yazılımları: MS-Office paketi, market otomasyonu, muhasebe programları gibi kullanıcı bazlı programlar bu sınıfa girer.
Bir bilgisayar sistemi donanım ve yazılım sistemlerinden oluşur.
Bilgisayar Donanımı(Hardware): Fiziksel olarak bilgisayarı oluşturan parçaların tümüne donanım denir. Elle tutulup gözle görülen elektronik devrelerden oluşur. Ekran, klavye, sabit disk(harddisk), fare, yazıcı, bellek, işlemci gibi bileşenler donanıma örnek verilebilir. Donanım= Vücut.
Bilgisayar Yazılımı(Software): Bilgisayarı yönetmemizi sağlayan yönergelere yazılım denir. Kullanıcının bilgisayarı kullanmasını ve uygulama geliştirmesini sağlayan tüm programlardır. Yazılım = Ruh. Yazılım iki ana bölüme ayrılır.
1. Sistem yazılımları: Bilgisayarı yöneten yazılımlardır. İşletim sistemleri ve programlama dilleri bu sınıfa girer(örn. MS Windows XP, Linux, Java, PHP).
2. Uygulama Yazılımları: MS-Office paketi, market otomasyonu, muhasebe programları gibi kullanıcı bazlı programlar bu sınıfa girer.
27 Kasım 2017 Pazartesi
Sketchup Neden Donuyor
Sketchup’ın 2017 sürümünü kullanıyordum. Bir gün durup
dururken Mouse ile seçme işlemini çok uzun sürede yapmaya başladığını fark ettim.
O zamanda birkaç program yükleyip kaldırıyordum. Ve Sketchup’ da büyük dosyalarda
çalışma yapıyordum. Dedim herhâlde virüs bulaştı. Sonra başka bir bilgisayarda benim bilgisayardan
daha düşük bir bilgisayarda çalışmaya başladım kasması gereken o bilgisayarken
benim bilgisayarım program açılınca kasıyordu. Sonra bilgisayardan kaynaklı
diye bilgisayarıma format attım. Program yine aynı hataları vermeye başladı bu
sefer ilk günden L .
Sonra geniş çapta araştırmalarım sonucunda ekran kartımla alakalı olduğuna
karar verdim ama ekran kartıma da güveniyordum. Güvenmeliymişim de J. Velhasıl kelam sadede
gelecek olursak bunu düzeltmenin iki yolu var birincisi;
Sketchup kısayulunun üzerine gelip Mouse sağ tık>grafik işlemciyle çalıştır> grafik işlemciniz program açılacaktır.
Bununla ilk açılışta kendi grafik kartınızla çalışmasını istiyorsunuz
ki gerçek performans budur diyebilirsiniz. Eksi yanı her açılışta bunu yapmanız
gerekecek L
ama üzülmeyin ki çözüm yolu var.
İkinci yöntem olarak birincinin de çözüm yolu olan seçenek
burada bilgisayarımızın kendi grafik kartı seçeneklerini değiştiriyoruz. Bu şuanda
nelere yol açar bilmiyorum ama Sketchup’ı düzgün çalıştırıyor. Bunun için;
Masaüstünde boş bir yerde Mouse sağ tık>NVIDIA denetim masası>tercih edilen grafik işlemci>grafik işlemcinizin seçimi>uygula
Bunu yaptıktan sonra emin olun güzel bir şekilde
çalışmalarınıza devam edebilirsiniz. J
Ekstra bilgi verecek olursak performans hızınızı arttırmak
isterseniz; (Her grafik kartı bunu desteklemeyebilir.)
Sketchup>window>preferences>openGl>8x>ok

15 Kasım 2017 Çarşamba
13 Kasım 2017 Pazartesi
ALU(Arithmetic Logic Unit-Aritmetik Mantık Birimi)
ALU
Aritmetik
Mantık Birimi (AMB) aritmetik ve mantık işlemlerini gerçekleştiren bir dijital
devredir. AMB en basit işlemi gerçekleştiren mikro denetleyiciden, en karmaşık
mikroişlemciye sahip bir bilgisayara kadar tüm işlemcilerin yapıtaşıdır. Modern
bilgisayarların içinde bulunan mikroişlemcilerin ve ekran kartlarının içinde
çok karışık ve güçlü AMB’ler bulunmaktadır. AMB kavramına ilk olarak 1945
yılında matematikçi John von Neumann EDVAC adlı yeni bir bilgisayar üzerine
bulgularını anlatan raporunda değinmiştir.
İşlemciler birçok işlemi bir veya daha çok
AMB ile gerçekleştirilir. AMB veriyi giriş yazmaçlarından alır, işletir ve
sonucu bir çıkış yazmacına kaydeder. Kontrol birimi AMB’nin veriye hangi işlemi
yapacağını seçer. İşlemcinin diğer mekanizmaları yazmaçlar ve hafıza arasında
verileri taşır.
Şekilde görülen 2-bit AMB’nin A ve B
isminde iki tane girişi bulunmaktadır. A[0] & B[0] en anlamsız biti
(basamak değeri en düşük biti), A[1] & B[1] en anlamlı biti (basamak değeri
en yüksek biti) göstermektedir. A ve B girişleri soldaki 4 tane mantık kapısına
(yukarıdan aşağıya) yönlendirilmektedirler: XOR , VE, VEYA ve XOR.Yukarıdaki 3
mantık kapısı XOR, VE ve VEYA işlemini gerçekleştirirken en son XOR kapısı tam
toplayıcının (full adder) giriş kapısıdır. Son adımda ise istenilen sonuç çoklayıcı
yardımıyla seçilir. Denetim biriminden gelen 3 bitlik işlem kodu (OP)
çoklayıcıya hangi girişi seçmesini gerektiğini belirtir.
İşlem
kodu = 000 → XOR İşlem kodu = 001 → VE
İşlem
kodu = 010 → VEYA
İşlem
kodu = 011 → Toplama
Çoklayıcının
geri kalan 4 çıkışı farklı işlemler (çıkarma,çarpma vs.) için boş durumda
beklemektedir.Gelen elde(carry-in) ve çıkan elde (carry-out) bir çeşit durum
yazmacına bağlanmıştır.
1) Aritmetik ve lojik ünite
İşlemci tarafından
gerçekleştirilecek matematiksel ve mantıksal işlemlerin yapıldığı bölümdür.
Aritmetik lojik ünitenin yapısı
Sekil-1 Genel AMB blok
yapısı
Bu
birime giriş işlemleri, akümülatör kaydedicisiyle bellekten alınan veri arasında
veya akümülatörle diğer kaydediciler arasında olabilir. ALU’ nun mikroişlemci
içerisindeki basitleştirilmiş çalışma biçimi Şekil-2’de görülmektedir.
Sekil-2 AMB'nin Mikroişlemci içinde çalışma biçimi
ALU işlemleri ADDER (toplayıcı) ve SHIFTER
(kaydırıcı) denilen iki esas devre ile gerçekleştirilir. Genelde, bu esas
devreler ALU olarak anılmaktadır. Ancak bilgileri depolayıcı ve değerlendirici
bazı yardımcı devrelerden de yararlanılır. Bu yardımcı devreler:
Akümülatör
Başlangıç ve sonuç bilgilerini depolamak
için akümülatör kullanılır. Bazı mikroişlemcilerde akümülatör yerine VERİ
KAYDEDİCİ (data reg) kullanılmıştır.
Geçici kaydedici (temporary register)
Bellekten alınan işlem
bilgilerinin ilk durak yeri: geçici kaydedicidir.
Bayrak kaydedici (flag register)
Bazı
mikroişlemcilerde bayrak kaydedici yerine; ALU tarafından yapılan işlemlerin
sonucunu gösteren ve bu sonuçları değerlendirme ortamını yaratan devredir. Bu
sonuçlara göre bazı düzeltmeler gerekiyorsa bilgisayar bunları kendi kendine
yapabildiği gibi bayrak ekrana çağrılarak bazı yarılarının dışarıdan yapılması
da mümkün olmaktadır. Durum kaydedici veya Koşul kodu kaydedici değimleri de
kullanılır. Aritmetik lojik işlem birimi ve bu yardımcı devrelerinin tümüne birden
ALU gurubu denir. Yalnızca ALU denildiğinde ise asıl işlem yürütücü kısım olan
ADDER ve SHIFTER amaçlanır.
Kontrol birimi
İşlemciye gönderilen komutların çözülüp (komutun ne anlama geldiğinin
tanımlanması) işletilmesini sağlar. İşlemci içindeki birimlerin ve dışındaki
birimlerin eş zamanlı olarak çalışmasını sağlayan kontrol sinyalleri bu birim
tarafından üretilir.
Aritmetik lojik ünitenin fonksiyonları
Aritmetik işlemler denilince başta toplama,
çıkarma, bölme ve çarpma; mantık işlemleri denilince AND, OR EXOR ve NOT gibi
işlemler akla gelir. Komutlarla birlikte bu işlemleri, mantık kapılarının
oluşturduğu toplayıcılar, çıkarıcılar ve kaydıran kaydediciler
gerçekleştirirler. Bloklaştırılmış bu devreler bir dâhili veri yolu vasıtasıyla
birbirlerine, bir başka veri yolu ve tamponlar vasıtasıyla kaydedicilere ve
zamanlama-kontrol birimine bağlanmıştır.
ALU’ da
gerçekleşen bütün bu işlemler kontrol sinyalleri vasıtasıyla Zamanlama ve
Kontrol Biriminin gözetiminde eşzamanlı olarak yapılır. Mikroişlemcinin temel
elemanlarından biridir. ALU iki parçadan oluşur: Aritmetik ve lojik üniteler.
a)Aritmetik ünite: Toplama, çıkarma, artırma, azaltma gibi işlemleri
yapar.
b)Lojik ünite: AND, OR, NOT gibi işlemleri gerçekleştirir
Kullanıcı Hesabı Denetimi (UAC)
Kullanıcı Hesabı Denetimi (UAC)
Kullanıcı
Hesabı Denetimi (UAC), Windows işletim sistemlerindeki bir güvenlik
bileşenidir. UAC, kullanıcıların sık kullanılan görevleri kullanıcı
değiştirmek, oturumu kapatmak veya Farklı Çalıştır özelliğini kullanmak zorunda
kalmadan, ister yönetici yetkileri olmadan, ister yönetici olarak
gerçekleştirmelerini sağlar.
UAC Etkinken Bir Programı Yükleme ve Çalıştırma
Bazı
uygulamaları sisteme yüklemek için yönetici düzeyinde erişim belirteci
gerektiğinden, işletim sisteminde kurulum programının başlatıldığını otomatik
olarak algılayan bir mekanizma vardır. UAC bir uygulama kurulumunu
algıladığında, kullanıcının bu yükleme işlemini doğrulaması için bir onay
istemi görüntüler. Yükleme tamamlandığında, uygulama, eğer bir yönetim
uygulaması değilse, kullanıcıdan hiçbir onay ya da kimlik bilgisi istemez..
Onay İstemi
Onay
istemi, kullanıcı bir kullanıcı yönetim erişimi gerektiren bir görev
gerçekleştirmeyi denediğinde sunulur: 'Aşağıdaki programın bu bilgisayarda
değişiklik yapmasına izin vermek istiyor musunuz?'
UAC Nasıl Kapatılır? Nasıl Açılır?
UAC Kullanıcı hesap denetimi nasıl
açılır?
Kullanıcı
Hesabı Denetimini açma veya kapatma işlemi için şu adımları takip edin:
Kullanıcı Hesabı Denetimi (UAC), bilgisayarınızda izinsiz
değişiklik yapılmasını önlemenize yardımcı olur. Görev, yazılım yükleme ve
diğer kullanıcıları etkileyen ayarların değiştirilmesi gibi yönetici hakları
gerektirdiğinde sizden komut isteyerek çalışır.
Kullanıcı
Hesabı Denetimi özelliğini kapatmanız önerilmez. Özelliği kapattıktan sonra en
kısa sürede yeniden etkinleştirin.
Başlat düğmesi, Denetim Masası, Kullanıcı Hesapları ve Aile Güvenliği (
ya da, ağ etki alanına bağlıysanız,
Kullanıcı Hesapları) ve ardından
Kullanıcı Hesapları‘nı
tıklatarak Kullanıcı Hesapları’nı açın.
Kullanıcı
Hesabı Denetimi’ni aç veya kapat‘ı tıklatın.
Yönetici parolası veya onay
istenirse, parolayı yazın veya onay verin.
UAC
işlevini etkinleştirmek için Bilgisayarınızı
korumaya yardımcı olması için
Kullanıcı Hesabı Denetimi’ni (UAC) kullanın onay kutusunu işaretleyin veya UAC’yi kapatmak için onay işaretini
temizleyin, ardından Tamam‘ı
tıklatın.
UAC Nasıl Kapatılır?
UAC: Gri Ekranda Takılı Kalma Sorununun Çözümü
UAC:
Gri Ekranda Takılıp Kalmaya Çözüm
Eğer
UAC’niz gri ekranda uzun süre kapalı kalıyorsa bu durumu düzeltmek için
Kullanıcı Hesabı Denetimi Ayarları’na girerek 4 kademeli ayar çubuğunu en altın
(kapalı) bir üstüne getirerek “Yalnızca programlar bilgisayarımda değişiklik
yapmaya çalıştığında uyar (Masaüstümü
soluklaştırma) seçeneğini seebilirsiniz. Microsoft bunu bilgisayarınız
her seferinde uzun süre takılıp tepkisiz bekliyorsa
öneriyor.
[box
type=”note”]Technopat Tavsiyesi:[/box]
UAC Ayarlarını en
yüksek güvenlik ayarına getirdiğinizde her türlü değişiklik için sık sık
karşınıza çıkacaktır. Bu ayarı genel olarak şüphelendiğiniz durumlarda
kullanmanız faydalıdır. Genel günlük kullanımda varsayılan ayarlar yeterli
olacaktır.
Windows Vista ya da Windows 7’de UAC’yi tamamen kapatmanızı tavsiye etmiyoruz.
UAC’nin tek başına
sisteminizi korumakta yeterli olmadığını, iyi bir güvenlik duvarı, anti-virüs ve anti-zararlı yazılım uygulamasının da yanında kullanılması
gerektiğini unutmayın.
UEFI Nedir?
UEFI Nedir?
UEFI, yenilikçi çözümleriyle
kullanıcıların gözünü kamaştırıyor.
Yeni
bir bilgisayar aldığınızı farzedelim. Ürünün açıklamasında UEFI BIOS imgesini
görüyorsunuz ya da bir anakart alıyorsunuz fakat anakartın açıklamasında
diğerlerinden farklı olarak UEFI BIOS imgesi var. Peki nedir UEFI BIOS? Eski
anakartların hiçbirinde olmayan bu teknoloji, ödediğimiz ücrete gerçekten
değiyor mu?
Bilgisayar kullanan herkes, BIOS’un
(Basic Input/Output System – Temel Giriş/Çıkış Sistemi) ne olduğu konusunda en
azından fikir sahibidir. BIOS, bilgisayarımızın temel görevlerini yerine
getiren bir yazılımdır.
Bilgisayarınızın açılıp
kapanmasını, bilgisayarınızda takılı donanımların birbiriyle olan iletişimini,
bu donanımların çalışması gereken saat hızları ve frekans değerlerini kontrol
eder. Hatta bazı kullanıcılar BIOS menüsüne girerek bu ayarları kendi istekleri
doğrultusunda ayarlar.
Açıkça söylemek gerekirse, şu an
kullandığımız BIOS tipi son 20 yılda herhangi bir değişiklik görmedi. Gene de
bu haliyle bile kullanıcıları memnun edecek düzeyde. Bilgisayar teknolojisinin
gelişmesiyle beraber gelen gereksinimleri de unutmamak gerek: BIOS üzerinden
ısı izleme, fan ayarlarını takip etme, güç seçeneklerini denetleme, güvenlik
seviyesini yükseltmek ve daha ileri bir teknoloji olan Turbo Boost gibi.
Elbette
BIOSlar sonsuza kadar kullanıcıları tatmin edecek şekilde geliştirilmedi.
Bugünkü BIOS sistemlerinin kalbinde 16-bit sistem yatmakta. Bu durum donanımlar
ve işletim sistemi arasındaki bütünleşmeyi sağlayamayacak kadar kısıtlı. Kısaca
özetlemek gerekirse, maksimum 1 MB belleğe erişim sağlayabilen BIOS, günümüz modern
bilgisayarlarının gereksinimlerini karşılayamayacak kadar eskidi. Bu bağlamda
BIOS’un yerini alacak yeni bir teknolojiye ihtiyaç doğdu.
UEFI’yı Tanıyalım
UEFI’ye
giriş yapmadan önce açılımından bahsedelim. Unified Extensible Firmware
Interface demek olan UEFI, eskimiş olan normal BIOS’tan çok daha gelişmiş bir
görünüme sahip. Hatta ilk baktığımızda sanki anakartın içerisinde bir işletim
sistemi yüklüymüş ve biz bunu kullanıyormuşuz hissine kapılabiliyoruz.
UEFI
BIOS, gayet etkileyici bir görünüme sahip.
Aslında UEFI BIOS tek başına gerçek
anlamda bir işletim sistemi sayılabilir. Sistemde takılı tüm belleklere
erişebiliyorsunuz. Ayrıca tıpkı bir işletim sistemi gibi boş bir alana ihtiyaç
duyuyor. Bu boş alanı ise anakartın üzerindeki OnBoard Flash bellek sayesinde
sağlıyor. Teknik ismiyse, EFI System Partition. Adındaki ”Genişletilebilir”
takısından da anlayabileceğimiz gibi yeni modülleri kolaylıkla ekleyebiliyoruz.
Bunun içerisine aygıt sürücüleri ve dahili çevre birimleri de dahil. UEFI
BIOS’unuzun ekranında isterseniz farenizin imleciyle dolaşabiliyorsunuz.
Dokunmatik
bir ekrana sahipseniz bu yol ile arayüzü kontrol edebiliyorsunuz. Eskimiş mavi
arayüze sahip BIOS’a göre bu özellik, oldukça heyecan verici.
Ayrıca
UEFI sadece üst seviye bilgisayarlar için tasarlanmış bir teknoloji değil. Orta
düzey bilgisayarlar, hatta ARM aygıtlar dahi artık UEFI ile beraber geliyor. Bu
bağlamda, hiç kimse gelecekte çıkacak aygıtlarda bu teknolojinin var olmayacağını
söyleyemez.
UEFI’yı Kim Keşfetti?
Aslında UEFI, çok daha önceleri
geliştiriliyordu. Sektördeki devlerden Intel, 1998’de salt bilgisayar BIOS’unun
yerine geçebilecek bir oluşum için kolları sıvamıştı. Yeni oluşturduğu Itanium
işlemcisiyle beraber, 2002 yılında Extensible Firmware Interface (EFI) ismini
resmileştirmişti.
Intel
bu teknolojiyi sadece kendisi için saklamadı. 2005 yılında AMD, Apple, Dell,
Lenovo ve Microsoft gibi firmalar da benzer çalışmalara başlamıştı. Bu
organizasyonun tamamına ise Unified EFI Formu adı verildi. UEFI’ı UEFI yapan
”U” harfiyse, buradan gelmekte.
Herkes
gibi siz de neden bu zamana kadar UEFI’ın kendini göstermediğini merak
ediyorsunuzdur. Aslında farklı şekillerde birçok kez UEFI karşımıza çıktı.
Örneğin 2006 yılında Apple tüm ürünlerinde Intel bileşenler kullanmaya başladı
ve cihazlarına Boot öncesi yazılım olarak EFI’yı belirlediler. Bu sistem bugün
bile Apple tarafından kullanılmakta.
Birkaç
yıldan beri birçok Windows dizüstü bilgisayar da UEFI kullanmaya başladı.
Nedeniyse, ürünlerine daha hızlı Boot ve daha esnek yapıya sahip bir yazılım
sağlamaktı. Aslında UEFI kendi üzerine çok fazla ilgi çekmedi. Hatta çoğu
kullanıcı kullandıkları BIOS’un UEFI BIOS olduğunu dahi fark etmedi. Elbette
masaüstü bilgisayar piyasasını da etkilemedi. Çünkü anakartları geleneksel ve
alışılmış olan BIOS’tan çıkartıp, daha gelişmiş ve karışık UEFI BIOS sistemine
sokmayı hiç kimse istemedi. Aslında bakarsanız durum hala bu şekilde.
UEFI
BIOS, beraberinde birçok yeniliği getiriyor.
UEFI ve Windows 8
UEFI
tarihine baktığımızda Microsoft’un donanımsal destek konusunda pek de iyi
olmadığını görüyoruz. Aslında 2006 yılında teknoloji meraklıları Intel tabanlı
iMac bilgisayara, Windows XP kurmak istediler. Ancak başarısız oldular; Zira
XP’nin UEFI BIOS ile Boot edebilme gibi bir özelliği yoktu.
Apple’ın kullanıcılarına bu soruna
ilişkin sunduğu çözüm ise oldukça basitti. Sadece bir yazılım güncellemesiyle,
UEFI BIOS rahatlıkla geleneksel, eski BIOS’u kendi içerisinde
çalıştırabiliyordu. Bu aslında UEFI BIOS’un ne denli güçlü ve ileri
teknolojiler barındırdığına ilişkin somut bir kanıt.
Aslında
Windows Vista ve Windows 7 de tam anlamıyla UEFI’ya destek veremiyordu. Zira
32-bit işletim sistemi ancak 32-bit UEFI Firmware’i ile, 64-bit işletim sistemi
de ancak 64-bit bir UEFI Firmware’i ile çalışabiliyordu.
Windows
Vista’nın 32-bit ve 64-bit sürümleri duyurulduğunda, hiçbir anakart üreticisi
hem 32-bit’e, hem de 64-bit’e sahip UEFI BIOS’a destek vermeye, yeniden
programlamaya yanaşmadı. Microsoft gerekli anlaşmaları sağlayarak önce Windows
Vista 64-bit’te, daha sonra da Windows 7 64-bit’te UEFI BIOS’un yerleşik olarak
desteklenmesini başardı. Ancak bu işletim sistemlerinin 32-bit sürümleriyse
halen geleneksel BIOS’lara mahkum bırakıldı.
Ancak Windows 8’de Microsoft bu
durumu ciddi anlamda aşıp, UEFI BIOS’u canı gönülden kucakladı. Tüm yeni
Windows 8 etiketli dizüstü, masaüstü ve tabletlerde UEFI BIOS zorunlu kılındı.
Elbette eski BIOS’a sahip bir bilgisayarınız varsa bunu Windows 8’e
yükseltebiliyorsunuz. Fakat her şeye rağmen UEFI’ın sunduğu birçok yararlı
özelliklerden mahrum kaldığınız bir gerçek.
Geleneksel BIOS’un oldukça can
sıkıcı bir görüntüsü var.
Bizim de beklediğimiz gibi UEFI BIOS beraberinde grafiksel gelişmeleri
de getirdi. Artık işlemci, bellek ve Hard Disklerimize kolaylıkla fare
yardımıyla ulaşabiliyoruz. Gayet kullanışlı olan bu metod ve yenilik, çoğu
kullanıcı için
UEFI
BIOS’a geçme adına bir sebep olabilir. Zira eskiden kullandığımız mavi renkli,
klavyeyle kontrol ettiğimiz bir BIOS, bunun yanında oldukça ilkel görünüyor.
Her
şeye rağmen elbette UEFI’ın tek yeniliği bu değil. UEFI, yeni HDD’ler ile de
gayet uyumlu çalışıyor. Örneğin eski ve geleneksel BIOSlar Master Boot Record
(MBR) bölme sistemi ile çalışmaktaydı. Bu yüzden de 2 TB’dan daha büyük bir
disk kullanamıyorduk ve diski sadece 4 bölüme ayırabiliyorduk. 1983’te
tasarlanan bu sistem belki zamanında oldukça geniş ve ulaşılması zor bir rakam
gibi görünse de, şu an için oldukça yetersiz.
UEFI
ise beraberinde GUID Partition Table (GPT) bölme sistemini kullanıyor. Bu da
demek oluyor ki bir diski 128 bölüme bölebilirsiniz. Aynı zamanda toplam disk
kapasitesi 8 ZB’a kadar çıkabilir. 8 ZB’ın anlamıysa sekiz milyar Terabyte
demek. Şu an bazı modern BIOS’lar GPT ile çalışabilse de limitlenmiş
durumdalar. Birçoğu büyük boyutlu diskleri Boot edemiyor. Disk limitiyse
çağımız için çok anlamsız bir rakam. Sadece 3TB!
UEFI
BIOS aynı zamanda size Windows 8 ile daha iyi bir performans veriyor. UEFI ve
Windows 8’in Boot sistemi tamamen beraber çalıştığı için, hiçbir ekrana
takılmadan direk olarak Windows arayüzüne geçiş yapabiliyorsunuz. Aynı zamanda
anakartınızın Boot sıralamasını Windows 8 içerisinden seçebiliyorsunuz. UEFI
BIOS kullanıyorsanız bu seçeneği ”Gelişmiş Başlangıç Ayarları”ndan
yapabilirsiniz. Ayrıca Windows 8 olağan dışı bir biçimde çalışmıyorsa, bu ekran
tekrar karşınıza çıkacaktır. Bu bağlamda tekrar kapatabiliyorsunuz.
Eğer normal bir BIOS
kullanıyorsanız, Boot sıralamasını değiştirmek için bilgisayarınız başlamadan
önce BIOS’a giriş yapmak zorunda kalıyorsunuz.
UEFI
BIOS sayesinde Boot seçeneklerinizi Windows 8 üzerinden yapabiliyorsunuz.
Secure Boot
UEFI
BIOS’un en önemli özelliklerinden biriyse Secure Boot özelliği. Bu özellik
sayesinde UEFI sadece yazılımda yetkili olan işletim sistemine cevap verir. Bu
sistemin çalışma prensibi, işletim sistemi içerisinde şifrelenmiş bir imzayı
UEFI içerisindeki yetkili şifre veri tabanı ile karşılaştırılarak doğrulanıyor.
Satın aldığınız Windows 8
tabletlerde, dizüstü bilgisayarlarda ve masaüstü bilgisayarlarda bu durum
geçerli. Anahtar, üretici tarafından anakarta entegre ediliyor, yani siz Secure
Boot’un etkin olduğunu anlamıyorsunuz. Ancak farklı bir işletim sistemini
başlatmaya çalıştığınız UEFI BIOS sistemi
Boot etmiyor.
Kulağa
hoş gelmediği konusunda yalnız değilsiniz. Bu durum ilk duyurulduğunda açıkçası
teknoloji dünyasında bir kargaşa yaşandı. Zira birçok şahıs Microsoft’u Linux
gibi işletim sistemlerinin önünü kesmekle
suçladı.
Kullanıcıları limitlemenin anlamsız olduğunu, isteyen kişi bilgisayarına
istediği yazılımı yüklemeli polemiği ortaya çıkmıştı.
Her
şeye rağmen birazdan altta da açıklayacağımız gibi Secure Boot’un sağladığı
yararlar da kaçınılmaz. Zira bu sistem Windows 8 dizüstü ya da masaüstü
bilgisayarınızda işlem yapmanıza engel olmuyor. İstediğiniz zaman BIOS
menüsünden bu seçeneği kapatabiliyorsunuz. Böylece istediğiniz işletim
sistemine Boot edebilir duruma geçiyorsunuz. Ayrıca eski bir donanıma sahip
olsanız dahi Secure Boot sizin için bir problem olmayacak. Zira bu UEFI
fonksiyonu, en son Firmware’e sahip UEFI BIOS ile beraber geliyor.
Ayrıca Secure Boot’u manuel olarak
yapılandırmanız da mümkün. Örneğin Ubuntu için Secure Boot’a bir anahtar
atayabiliyorsunuz. Bu bağlamda diğer işletim sistemleri (Ubuntu dışında) hiçbir
şekilde UEFI BIOS sayesinde başlayamıyor. Burada önemli olan noktaysa,
oluşturacağınız anahtarın, anakartınız, dizüstünüz ya da işletim sisteminiz
için ayrıntılı bir biçimde yapılması.
Ayrıca
Microsoft, bazı şirketlere Windows 8 ile aynı Boot anahtarına sahip olma şansı
tanıyor. Ancak elbette ki belli bir ücret karşılığında. Fedora Linux da
bunlardan biri. Fedora Linux’u kurup, direk olarak Boot edebiliyorsunuz.
Herhangi bir ayar yapmanıza gerekmiyor zira Windows 8 ile aynı doğrulama
anahtarına sahip.
Secure Boot’un Avantajları
Her
ne kadar henüz Secure Boot’un avantajlarından bahsetmediysek de hemen başlayalım.
Secure Boot, özellikle ev ve iş yerlerinde çok faydalı olabilir. Eğer bir
bilgisayarda UEFI BIOS ve Secure Boot yoksa, 3. şahıs harici bir HDD’den Boot
ederek kişisel bilgilerinizin bulunduğu sabit diske kolaylıkla ulaşabilir. Bu
bağlam UEFI BIOS’un kendisine tanıtılan işletim sistemi dışında hiçbir işletim
sistemine Boot etmemesi, böyle bir durumda hayat kurtarıcı olabilir.
Ev
kullanıcıları için ise fiziksel bir casustan daha fazlası var. Ev
kullanıcılarını tehdit eden unsur ise Malware, Rootkit tarzı bir virüsler.
Bunlar sisteminize bulaştığında kendini direk olarak Bootloader’a
kaydedecek.
Bu bağlamda siz her ne kadar virüsü temizleseniz de virüs sürekli kendini Boot
edecek. Secure Boot sadece kendine tanımlanan Boot seçeneğine izin vermesinden
ötürü, virüsü asla Boot etmeyecektir.
Secure Boot’u bu kadar övmüşken
eksik noktasından da bahsetmek gerek. Açıkçası biz Microsoft’tan x86
mimarisinde de Secure Boot’u kapatabilmeyi beklemiştik. Ancak ARM tabanlı
Windows RT’ye sahip bir aygıtınızda Secure Boot’u kapatmanıza olanak yok.
Microsoft kullanıcı deneyiminin sorunsuz olması açısından bu konuda ısrarlı.
Kısacası Windows tabletine Linux ya da Anroid kurmak isteyen arkadaşlar için
üzücü bir haber.
Sonuç
UEFI’ın
”UEFI BIOS” şeklinde kullanılması da ayrı bir sorun. Zira bildiğiniz gibi BIOS
”Basic Input and Output System” anlamını taşırken
UEFI
ise Unified Extensible Firmware Interface olarak okunuyor. Bu bağlamda aslında
gelenekselleşmiş BIOS kültürünü üzerimizden yavaş yavaş atmamız gerekiyor.
Elbette UEFI BIOS demek bu bağlamda yanlış bir tabir değil. Ancak zamanla
insanlar BIOS tabusunu da kıracaktır.
Bir
diğer konuysa UEFI’ın nasıl telaffuz edileceği yönünde. Birtakım insanlar
”Weffy” şeklinde okurken, Microsoft’un bakış açısından teknik olarak okursak,
“U-E-F-I” şeklinde bir sonuca varıyoruz. Bir diğer kesim ise ”you-fee” şeklinde
okumaktan çekinmiyor. ”you-eh-fee” de seçenekler arasında. Bana sorarsanız
”you-eh-fee” daha içten. Ancak nasıl okunursa okunsun, UEFI beraberinde adı
gibi bir çok ilginç yenilikler getirdi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)