UEFI Nedir?
UEFI, yenilikçi çözümleriyle
kullanıcıların gözünü kamaştırıyor.
Yeni
bir bilgisayar aldığınızı farzedelim. Ürünün açıklamasında UEFI BIOS imgesini
görüyorsunuz ya da bir anakart alıyorsunuz fakat anakartın açıklamasında
diğerlerinden farklı olarak UEFI BIOS imgesi var. Peki nedir UEFI BIOS? Eski
anakartların hiçbirinde olmayan bu teknoloji, ödediğimiz ücrete gerçekten
değiyor mu?
Bilgisayar kullanan herkes, BIOS’un
(Basic Input/Output System – Temel Giriş/Çıkış Sistemi) ne olduğu konusunda en
azından fikir sahibidir. BIOS, bilgisayarımızın temel görevlerini yerine
getiren bir yazılımdır.
Bilgisayarınızın açılıp
kapanmasını, bilgisayarınızda takılı donanımların birbiriyle olan iletişimini,
bu donanımların çalışması gereken saat hızları ve frekans değerlerini kontrol
eder. Hatta bazı kullanıcılar BIOS menüsüne girerek bu ayarları kendi istekleri
doğrultusunda ayarlar.
Açıkça söylemek gerekirse, şu an
kullandığımız BIOS tipi son 20 yılda herhangi bir değişiklik görmedi. Gene de
bu haliyle bile kullanıcıları memnun edecek düzeyde. Bilgisayar teknolojisinin
gelişmesiyle beraber gelen gereksinimleri de unutmamak gerek: BIOS üzerinden
ısı izleme, fan ayarlarını takip etme, güç seçeneklerini denetleme, güvenlik
seviyesini yükseltmek ve daha ileri bir teknoloji olan Turbo Boost gibi.
Elbette
BIOSlar sonsuza kadar kullanıcıları tatmin edecek şekilde geliştirilmedi.
Bugünkü BIOS sistemlerinin kalbinde 16-bit sistem yatmakta. Bu durum donanımlar
ve işletim sistemi arasındaki bütünleşmeyi sağlayamayacak kadar kısıtlı. Kısaca
özetlemek gerekirse, maksimum 1 MB belleğe erişim sağlayabilen BIOS, günümüz modern
bilgisayarlarının gereksinimlerini karşılayamayacak kadar eskidi. Bu bağlamda
BIOS’un yerini alacak yeni bir teknolojiye ihtiyaç doğdu.
UEFI’yı Tanıyalım
UEFI’ye
giriş yapmadan önce açılımından bahsedelim. Unified Extensible Firmware
Interface demek olan UEFI, eskimiş olan normal BIOS’tan çok daha gelişmiş bir
görünüme sahip. Hatta ilk baktığımızda sanki anakartın içerisinde bir işletim
sistemi yüklüymüş ve biz bunu kullanıyormuşuz hissine kapılabiliyoruz.
UEFI
BIOS, gayet etkileyici bir görünüme sahip.
Aslında UEFI BIOS tek başına gerçek
anlamda bir işletim sistemi sayılabilir. Sistemde takılı tüm belleklere
erişebiliyorsunuz. Ayrıca tıpkı bir işletim sistemi gibi boş bir alana ihtiyaç
duyuyor. Bu boş alanı ise anakartın üzerindeki OnBoard Flash bellek sayesinde
sağlıyor. Teknik ismiyse, EFI System Partition. Adındaki ”Genişletilebilir”
takısından da anlayabileceğimiz gibi yeni modülleri kolaylıkla ekleyebiliyoruz.
Bunun içerisine aygıt sürücüleri ve dahili çevre birimleri de dahil. UEFI
BIOS’unuzun ekranında isterseniz farenizin imleciyle dolaşabiliyorsunuz.
Dokunmatik
bir ekrana sahipseniz bu yol ile arayüzü kontrol edebiliyorsunuz. Eskimiş mavi
arayüze sahip BIOS’a göre bu özellik, oldukça heyecan verici.
Ayrıca
UEFI sadece üst seviye bilgisayarlar için tasarlanmış bir teknoloji değil. Orta
düzey bilgisayarlar, hatta ARM aygıtlar dahi artık UEFI ile beraber geliyor. Bu
bağlamda, hiç kimse gelecekte çıkacak aygıtlarda bu teknolojinin var olmayacağını
söyleyemez.
Aslında UEFI, çok daha önceleri
geliştiriliyordu. Sektördeki devlerden Intel, 1998’de salt bilgisayar BIOS’unun
yerine geçebilecek bir oluşum için kolları sıvamıştı. Yeni oluşturduğu Itanium
işlemcisiyle beraber, 2002 yılında Extensible Firmware Interface (EFI) ismini
resmileştirmişti.
Intel
bu teknolojiyi sadece kendisi için saklamadı. 2005 yılında AMD, Apple, Dell,
Lenovo ve Microsoft gibi firmalar da benzer çalışmalara başlamıştı. Bu
organizasyonun tamamına ise Unified EFI Formu adı verildi. UEFI’ı UEFI yapan
”U” harfiyse, buradan gelmekte.
Herkes
gibi siz de neden bu zamana kadar UEFI’ın kendini göstermediğini merak
ediyorsunuzdur. Aslında farklı şekillerde birçok kez UEFI karşımıza çıktı.
Örneğin 2006 yılında Apple tüm ürünlerinde Intel bileşenler kullanmaya başladı
ve cihazlarına Boot öncesi yazılım olarak EFI’yı belirlediler. Bu sistem bugün
bile Apple tarafından kullanılmakta.
Birkaç
yıldan beri birçok Windows dizüstü bilgisayar da UEFI kullanmaya başladı.
Nedeniyse, ürünlerine daha hızlı Boot ve daha esnek yapıya sahip bir yazılım
sağlamaktı. Aslında UEFI kendi üzerine çok fazla ilgi çekmedi. Hatta çoğu
kullanıcı kullandıkları BIOS’un UEFI BIOS olduğunu dahi fark etmedi. Elbette
masaüstü bilgisayar piyasasını da etkilemedi. Çünkü anakartları geleneksel ve
alışılmış olan BIOS’tan çıkartıp, daha gelişmiş ve karışık UEFI BIOS sistemine
sokmayı hiç kimse istemedi. Aslında bakarsanız durum hala bu şekilde.
UEFI
BIOS, beraberinde birçok yeniliği getiriyor.
UEFI ve Windows 8
UEFI
tarihine baktığımızda Microsoft’un donanımsal destek konusunda pek de iyi
olmadığını görüyoruz. Aslında 2006 yılında teknoloji meraklıları Intel tabanlı
iMac bilgisayara, Windows XP kurmak istediler. Ancak başarısız oldular; Zira
XP’nin UEFI BIOS ile Boot edebilme gibi bir özelliği yoktu.
Apple’ın kullanıcılarına bu soruna
ilişkin sunduğu çözüm ise oldukça basitti. Sadece bir yazılım güncellemesiyle,
UEFI BIOS rahatlıkla geleneksel, eski BIOS’u kendi içerisinde
çalıştırabiliyordu. Bu aslında UEFI BIOS’un ne denli güçlü ve ileri
teknolojiler barındırdığına ilişkin somut bir kanıt.
Aslında
Windows Vista ve Windows 7 de tam anlamıyla UEFI’ya destek veremiyordu. Zira
32-bit işletim sistemi ancak 32-bit UEFI Firmware’i ile, 64-bit işletim sistemi
de ancak 64-bit bir UEFI Firmware’i ile çalışabiliyordu.
Windows
Vista’nın 32-bit ve 64-bit sürümleri duyurulduğunda, hiçbir anakart üreticisi
hem 32-bit’e, hem de 64-bit’e sahip UEFI BIOS’a destek vermeye, yeniden
programlamaya yanaşmadı. Microsoft gerekli anlaşmaları sağlayarak önce Windows
Vista 64-bit’te, daha sonra da Windows 7 64-bit’te UEFI BIOS’un yerleşik olarak
desteklenmesini başardı. Ancak bu işletim sistemlerinin 32-bit sürümleriyse
halen geleneksel BIOS’lara mahkum bırakıldı.
Ancak Windows 8’de Microsoft bu
durumu ciddi anlamda aşıp, UEFI BIOS’u canı gönülden kucakladı. Tüm yeni
Windows 8 etiketli dizüstü, masaüstü ve tabletlerde UEFI BIOS zorunlu kılındı.
Elbette eski BIOS’a sahip bir bilgisayarınız varsa bunu Windows 8’e
yükseltebiliyorsunuz. Fakat her şeye rağmen UEFI’ın sunduğu birçok yararlı
özelliklerden mahrum kaldığınız bir gerçek.
Geleneksel BIOS’un oldukça can
sıkıcı bir görüntüsü var.
Bizim de beklediğimiz gibi UEFI BIOS beraberinde grafiksel gelişmeleri
de getirdi. Artık işlemci, bellek ve Hard Disklerimize kolaylıkla fare
yardımıyla ulaşabiliyoruz. Gayet kullanışlı olan bu metod ve yenilik, çoğu
kullanıcı için
UEFI
BIOS’a geçme adına bir sebep olabilir. Zira eskiden kullandığımız mavi renkli,
klavyeyle kontrol ettiğimiz bir BIOS, bunun yanında oldukça ilkel görünüyor.
Her
şeye rağmen elbette UEFI’ın tek yeniliği bu değil. UEFI, yeni HDD’ler ile de
gayet uyumlu çalışıyor. Örneğin eski ve geleneksel BIOSlar Master Boot Record
(MBR) bölme sistemi ile çalışmaktaydı. Bu yüzden de 2 TB’dan daha büyük bir
disk kullanamıyorduk ve diski sadece 4 bölüme ayırabiliyorduk. 1983’te
tasarlanan bu sistem belki zamanında oldukça geniş ve ulaşılması zor bir rakam
gibi görünse de, şu an için oldukça yetersiz.
UEFI
ise beraberinde GUID Partition Table (GPT) bölme sistemini kullanıyor. Bu da
demek oluyor ki bir diski 128 bölüme bölebilirsiniz. Aynı zamanda toplam disk
kapasitesi 8 ZB’a kadar çıkabilir. 8 ZB’ın anlamıysa sekiz milyar Terabyte
demek. Şu an bazı modern BIOS’lar GPT ile çalışabilse de limitlenmiş
durumdalar. Birçoğu büyük boyutlu diskleri Boot edemiyor. Disk limitiyse
çağımız için çok anlamsız bir rakam. Sadece 3TB!
UEFI
BIOS aynı zamanda size Windows 8 ile daha iyi bir performans veriyor. UEFI ve
Windows 8’in Boot sistemi tamamen beraber çalıştığı için, hiçbir ekrana
takılmadan direk olarak Windows arayüzüne geçiş yapabiliyorsunuz. Aynı zamanda
anakartınızın Boot sıralamasını Windows 8 içerisinden seçebiliyorsunuz. UEFI
BIOS kullanıyorsanız bu seçeneği ”Gelişmiş Başlangıç Ayarları”ndan
yapabilirsiniz. Ayrıca Windows 8 olağan dışı bir biçimde çalışmıyorsa, bu ekran
tekrar karşınıza çıkacaktır. Bu bağlamda tekrar kapatabiliyorsunuz.
Eğer normal bir BIOS
kullanıyorsanız, Boot sıralamasını değiştirmek için bilgisayarınız başlamadan
önce BIOS’a giriş yapmak zorunda kalıyorsunuz.
UEFI
BIOS sayesinde Boot seçeneklerinizi Windows 8 üzerinden yapabiliyorsunuz.
Secure Boot
UEFI
BIOS’un en önemli özelliklerinden biriyse Secure Boot özelliği. Bu özellik
sayesinde UEFI sadece yazılımda yetkili olan işletim sistemine cevap verir. Bu
sistemin çalışma prensibi, işletim sistemi içerisinde şifrelenmiş bir imzayı
UEFI içerisindeki yetkili şifre veri tabanı ile karşılaştırılarak doğrulanıyor.
Satın aldığınız Windows 8
tabletlerde, dizüstü bilgisayarlarda ve masaüstü bilgisayarlarda bu durum
geçerli. Anahtar, üretici tarafından anakarta entegre ediliyor, yani siz Secure
Boot’un etkin olduğunu anlamıyorsunuz. Ancak farklı bir işletim sistemini
başlatmaya çalıştığınız UEFI BIOS sistemi
Boot etmiyor.
Kulağa
hoş gelmediği konusunda yalnız değilsiniz. Bu durum ilk duyurulduğunda açıkçası
teknoloji dünyasında bir kargaşa yaşandı. Zira birçok şahıs Microsoft’u Linux
gibi işletim sistemlerinin önünü kesmekle
suçladı.
Kullanıcıları limitlemenin anlamsız olduğunu, isteyen kişi bilgisayarına
istediği yazılımı yüklemeli polemiği ortaya çıkmıştı.
Her
şeye rağmen birazdan altta da açıklayacağımız gibi Secure Boot’un sağladığı
yararlar da kaçınılmaz. Zira bu sistem Windows 8 dizüstü ya da masaüstü
bilgisayarınızda işlem yapmanıza engel olmuyor. İstediğiniz zaman BIOS
menüsünden bu seçeneği kapatabiliyorsunuz. Böylece istediğiniz işletim
sistemine Boot edebilir duruma geçiyorsunuz. Ayrıca eski bir donanıma sahip
olsanız dahi Secure Boot sizin için bir problem olmayacak. Zira bu UEFI
fonksiyonu, en son Firmware’e sahip UEFI BIOS ile beraber geliyor.
Ayrıca Secure Boot’u manuel olarak
yapılandırmanız da mümkün. Örneğin Ubuntu için Secure Boot’a bir anahtar
atayabiliyorsunuz. Bu bağlamda diğer işletim sistemleri (Ubuntu dışında) hiçbir
şekilde UEFI BIOS sayesinde başlayamıyor. Burada önemli olan noktaysa,
oluşturacağınız anahtarın, anakartınız, dizüstünüz ya da işletim sisteminiz
için ayrıntılı bir biçimde yapılması.
Ayrıca
Microsoft, bazı şirketlere Windows 8 ile aynı Boot anahtarına sahip olma şansı
tanıyor. Ancak elbette ki belli bir ücret karşılığında. Fedora Linux da
bunlardan biri. Fedora Linux’u kurup, direk olarak Boot edebiliyorsunuz.
Herhangi bir ayar yapmanıza gerekmiyor zira Windows 8 ile aynı doğrulama
anahtarına sahip.
Secure Boot’un Avantajları
Her
ne kadar henüz Secure Boot’un avantajlarından bahsetmediysek de hemen başlayalım.
Secure Boot, özellikle ev ve iş yerlerinde çok faydalı olabilir. Eğer bir
bilgisayarda UEFI BIOS ve Secure Boot yoksa, 3. şahıs harici bir HDD’den Boot
ederek kişisel bilgilerinizin bulunduğu sabit diske kolaylıkla ulaşabilir. Bu
bağlam UEFI BIOS’un kendisine tanıtılan işletim sistemi dışında hiçbir işletim
sistemine Boot etmemesi, böyle bir durumda hayat kurtarıcı olabilir.
Ev
kullanıcıları için ise fiziksel bir casustan daha fazlası var. Ev
kullanıcılarını tehdit eden unsur ise Malware, Rootkit tarzı bir virüsler.
Bunlar sisteminize bulaştığında kendini direk olarak Bootloader’a
kaydedecek.
Bu bağlamda siz her ne kadar virüsü temizleseniz de virüs sürekli kendini Boot
edecek. Secure Boot sadece kendine tanımlanan Boot seçeneğine izin vermesinden
ötürü, virüsü asla Boot etmeyecektir.
Secure Boot’u bu kadar övmüşken
eksik noktasından da bahsetmek gerek. Açıkçası biz Microsoft’tan x86
mimarisinde de Secure Boot’u kapatabilmeyi beklemiştik. Ancak ARM tabanlı
Windows RT’ye sahip bir aygıtınızda Secure Boot’u kapatmanıza olanak yok.
Microsoft kullanıcı deneyiminin sorunsuz olması açısından bu konuda ısrarlı.
Kısacası Windows tabletine Linux ya da Anroid kurmak isteyen arkadaşlar için
üzücü bir haber.
Sonuç
UEFI’ın
”UEFI BIOS” şeklinde kullanılması da ayrı bir sorun. Zira bildiğiniz gibi BIOS
”Basic Input and Output System” anlamını taşırken
UEFI
ise Unified Extensible Firmware Interface olarak okunuyor. Bu bağlamda aslında
gelenekselleşmiş BIOS kültürünü üzerimizden yavaş yavaş atmamız gerekiyor.
Elbette UEFI BIOS demek bu bağlamda yanlış bir tabir değil. Ancak zamanla
insanlar BIOS tabusunu da kıracaktır.
Bir
diğer konuysa UEFI’ın nasıl telaffuz edileceği yönünde. Birtakım insanlar
”Weffy” şeklinde okurken, Microsoft’un bakış açısından teknik olarak okursak,
“U-E-F-I” şeklinde bir sonuca varıyoruz. Bir diğer kesim ise ”you-fee” şeklinde
okumaktan çekinmiyor. ”you-eh-fee” de seçenekler arasında. Bana sorarsanız
”you-eh-fee” daha içten. Ancak nasıl okunursa okunsun, UEFI beraberinde adı
gibi bir çok ilginç yenilikler getirdi.